Ana sayfa Hayvanlar Alemi Denizlerimize 450 istilacı tür girdi

Denizlerimize 450 istilacı tür girdi

487
0
Küresel iklim değişiklikleri denizlerimizi kötü etkiliyor

Küresel iklim değişiklikleri yüzünden artan sıcaklıklar denizlerimizi de olumsuz etkiliyor. Araştırmalara göre, yabancı binden fazla türün denizlerimize girdiğinin ve bunların yaklaşık 450 tanesinin istilacı olduğu tespit edildi. Bu durum denizlerimizdeki yerli türlere ve ekosistemimize ciddi zarar veriyor.

Küresel iklim değişikliği, dünya ve insanlığı tehdit eden ciddi bir problemdir. Mevsim normallerinin üstünde seyreden sıcaklıklar, ani yağışlara ve taşkınlara neden olabiliyor ve bu olayların en fazla etkilenen alanların başında denizlerimiz geliyor. TÜDAV Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Genel Sekreteri Doç. Dr. Bülent Topaloğlu, sıcaklığıni organizmaların yerleşmesi ve dağılımında önemli bir faktör olduğunun ve küresel iklim değişikliklerinin Türk denizlerindeki zararların dikkat çekti.

Kızıldeniz anavatanlı pek çok türün Akdeniz, Marmara hatta Karadeniz de bile görülmeye başladığını söyleyen Doç. Dr. Bülent Topaloğlu,”Küresel iklim değişikliğiyle birlikte sıcaklık artışı olan sularda bazı organizmaların yer değiştirdiğini görüyoruz. Örneğin; Kızıldeniz kökenli pek çok türün Akdeniz’e girdiği çalışmalarımız sonucunda raporladık. Araştırmalar, bin kadar yabancı türün Akdeniz’e girdiğini ve bunun yaklaşık 450 tanesinin denizlerimizde ‘istenmeyen tür’ olduğunu gösterdi. Araştırmalar bu türlerin içinde 70 kadar balık türü olduğunu gösteriyor. Ancak her geçen gün bu sayı artıyor. Marmara Denizi ve Karadeniz için de bu tehdit geçerli. Bazı Kızıldeniz kökenli türlerin Marmara Denizi’nde de rapor edildiğini biliyoruz. Bunlar denizlerimiz açısından çok ciddi sonuçlar” diye konuştu.

Denizlerimize binlerce yeni tür girdi ve yaklaşık 450 tanesi istilacı

Balık popülasyonu maalesef tehdit altında

Denizleri tehdit eden bu türlerin zararlarına dikkat çeken Doç. Dr. Bülent Topaloğlu, “Sularımızda var olan yerli türlerimiz üzerinde birtakım etkiler söz konusu. Mesela Akdeniz’in yerli türü taş mercan türlerinde beyazlama gözlemlendi. Bunun nedeni ise sıcaklık. Bu canlılar sıcaklığa karşı son derece hassas. Bunların ölmesi ekosistemde bozulmaların yaşandığını kanıtlamakta. Bu durum balık popülasyonunu olumsuz etkileyecek, denizlerden alınan verim düşecek. 80 milyonluk bir ülkeyiz ve protein açısından mutlaka denizlerden yararlanmalıyız. Bu aslında bir biyogüvenlik sorunu olarak gösterilebilir” değerlendirmesinde bulundu.

Süveyş Kanalı’nın genişletilmesinin ardından Akdeniz’e hızlı bir giriş olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Bülent Topaloğlu, ekosisteme zarar veren türleri şu sözlerle açıkladı,”Akdeniz’in canlı kökeni Süveyş Kanalı vasıtasıyla Kızıldeniz’den gelen, Atlantik’ten gelen ve Akdeniz’de kalan endemik türlerden oluşur. Son yıllarda Kızıldeniz’den Süveyş Kanalı’ndan gelen türlerin sayısı çok arttı. Bunların en çok bilinenleri aslan balığı ve balon balığı. Bunun yanı sıra yeni deniz anası türlerini sularımızda gözlemliyoruz. Kutu denizanası adı verilen Avusturalya’nın en tehlikeli canlısı olarak kabul edilen canlıyla aynı aile grubundan deniz anaları da Akdeniz, hatta Ayvalık’ta rapor edildi. Bunlar bizim denizlerimizin ekosistemine ciddi zararlar vermekte.”

Yerli türlerle baş edecek türleri korumalıyız

Aslan balığının denizlerimizde düşmanı olmayan bir balık türü olduğunu anlatan Doç. Dr. Topaloğlu, istilacı bu türler için alınması gereken önlemleri şöyle sıraladı,”Aslan balığıyla rekabete giren yerli türlerimizden orfoz balığı var. Orfoz balıkları da yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Aslan balığının yayılımını asla durduramayacağız. Aslan balığı aynı zamanda üreme hızı da çok yüksek olan bir canlı. Denizlerimizde bu istilacı canlılar doğal düşmanı olmadığından hızlı bir yayılım gösteriyor. Etrafındaki balıkları da tüketiyor. Aslan balıkları çok tehlikeli. Ancak biz bu canlıları henüz bilmiyoruz. Çünkü Akdeniz’de bu türler yoktu. Bir Aslan balığı birinin elini soktuğunda ne yapılacağı konusunda doktorlarımız da geleneksel bilgiye sahip değil. Bu açıdan da zararı var. O nedenle yerli türlerimizden bu canlılar ile baş edebilecek türleri korumalıyız. Denizlerimizde her türlü kirliliğe karşı daha fazla önlem almalıyız. Sağlıklı ekosistem yeni gelen istilacı türlerle baş edecektir. Avcılığa da dikkat çekilmesi gerekiyor. Yasa ve kayıt dışı, raporlanmayan avcılık deniz popülasyonuna zarar verir ki zaten denizlerimiz zor durumda.”

Denizlerimizde hızla çoğalan aslan balığı hakkında çok fazla bilgiye sahip değiliz.

Küresel iklim değişikliğinin bir diğer sonucu olarak yaşanabilecek olan deniz suyu seviyelerinin yükselmesinin tarımsal üretimi olumsuz etkileyebileceğini belirten TÜDAV Genel Sekreteri Prof. Dr. Bülent Topaloğlu, “TÜDAV’ın Antalya Büyükşehir Belediyesi ile yürüttüğü Antalya kıyılarının küresel iklim değişikliğine adaptasyonu projesi var. Antalya gibi kıyısal bölgesinde tarımsal üretim yapan pek çok şehrimizi olumsuz etkileyebilir. Araştırmalar, buna pek hazır olmadığımızı gösteriyor. Özellikle son dönemlerde hiç alışık olmadığımız doğa olayları hortumlar ve fırtına yaşadık. Küresel iklim değişikliğinin denizlere etkisi dediğiniz zaman  sadece denizin içindeki canlılara değil kıyısal bölgeye ekonomiye, sosyo ekonomik yapıya ve tarımsal üretime etkisi gözardı edilmemeli” dedi.